“Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah’ın yanındadır.” (Teğabün, 15)

Evlatların bazısı iyi eğitilmez, Kur’an ve sünnetten uzak kalırsa bela, sıkıntı ve çile kaynağıdır. Onlar sizleri hiç ummadığınız noktadan günaha ve cezaya düşürür. Kıyamet günü insana ilk yapışacak kişi eşi ve çocuklarıdır. Onlar kişiyi Allah’ın huzurunda durdururlar ve derler ki “Ey Rabbimiz bundan bizim hakkımızı al! Çünkü bu kişi bilmediklerimizi bize öğretmedi. Bize haram yedirdi. Biz yediklerimizin haram olduğunu bilmiyorduk.” Bunun üzerine o kişiden eşinin ve çocuklarının hakları alınır. Böylece aile fertleri onun yaptığı iyilikleri yerler ve sonunda hiçbir iyiliği kalmaz. Bu nedenle Peygamberimiz aleyhisselam şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü kişi getirilir. Kendisine ‘bu kişinin aile fertleri iyiliklerini yedi’ denir.”

Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. O gün herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır.” (Abese, 34-37)
Evlatlarımıza iman, ibadet ve ahlak ölçülerini vererek onları salih evlatlar olarak techiz etmemiz gerekir. Şuurlu anne babalar bir mü’minin ecdadından tevarüs ettiği manevi kıymetleri gelecek nesle yani evlatlarına aktarmak mesuliyetini mukadder bir emanet gibi omuzlarında hisseder. Onun yarın endişesinin ufukları bu dünya ile mahdud değildir. Çünkü mü’min bilir ki bu dünyanın devamı olan ahiret hayatı vardır. Orası ebedidir. Bu dünyadaki amellerimiz hem dünyamızı imar edecek hem de ahiret hayatı için vazgeçilmez sermayemiz olacaktır. Aslında gerçek hayat ve güzellik oradadır. Bir bilebilsek… Zira dünya ahiretin tarlasıdır. Dünyada salih amel işleyen anne ve babalar, evlatları ile cennette beraber olurlar. Her ailenin evlerini marifetullah ve muhabbetullah okulu haline getirmeleri elzemdir.

Nesillerin eğitimine üstünkörü bir alaka ile eğilmek, bir iki yaz mevsiminde üç beş hafta camiye gönderip kalan bütün zamanında evladını sokakların insafına emanet etmek insanı vebalden de mesuliyetten de kurtaramaz. Elbette bu okumaların faydası vardır. Ancak cami derslerinden sonra çocuklarımıza evlerimizde her akşam veya gündüz en az Kur’an’dan bir sayfa okutalım ki unutmasın ve Kur’an’ın feyzinden ve maneviyatından istifade etsinler. Evlerimiz Kur’an ve namazla nurlansın, bereketlensin. Aksi halde Kur’an’ı okumayı unutur veya okumada zorlanır gelecek sene de tekrar camiye gittiği zaman baştan başlar. Allah korusun ileri yaşta bir daha camiye kolay kolay gelemez. Bu kadar Kur’an eğitimi ömür boyu bir kişiye yetmez. Hâlbuki ilmin sonu yok, beşikten mezara kadar hatta güzellikleriyle ahirette de devam eder.

Bugün mütedeyyin anne ve babalar çocuklarımızı televizyon, internet ve cep telefonuna kurban etmemelidirler. Bunlar Allah’tan bize emanettir. Biz anne ve babalar, çocuklarımıza güzel örnekler olalım. Bir anne ve babanın evladına verebileceği en büyük hazine ve kıymetli hediye onu Kur’an ahlakı ile tezyin etmesidir.